SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 157 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF’İN DEVAMI:

 

60 - (157) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا يعقوب (وهو ابن عبدالرحمن القارئ) عن سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة ؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:  "لا تقوم الساعة حتى يكثر المال ويفيض. حتى يخرج الرجل بزكاة ماله فلا يجد أحدا يقبلها منه. وحتى تعود أرض العرب مروجا وأنهارا".

 

{60}

Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kûb —ki İbni Abdirrahmân El-Kaari'dir.—, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

«Mal çoğalıp, kapıdan taşmadıkça kıyamet kopmıyacaktır. O derecede ki: Bir adam malının zekâtını çıkaracak fakat onu kabul edecek hiç bir kimse bulamıyacak; Hatta Arabistan çayırlıklara ve nehirler akan yerlere dönecek» buyurmuşlar.

 

 

61 - (157) وحدثنا أبو الطاهر. حدثنا أبو وهب عن عمرو بن الحارث، عن أبي يونس، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم ؛ قال: "لا تقوم الساعة حتى يكثر فيكم المال. فيفيض حتى يهم رب المال من يقبله من صدقة. ويدعي إليه الرجل فيقول: لا أرب لي فيه".

 

{61}

Bize Ebû't-Tahir rivayet etti. (Dediki): Bize îbnü Vehb, Amr b. Hâris'den, o da Ebû Yûnus'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da

Nebi (Saallallahu Aleyhi vs. Sellem)'den naklen rivayet ettİ şöyle buyurmuşlar:

 

«Sizin aranızda mal çoğalmadıkça kıyamet kopmıyacaktır. Mal kapıdan taşacak; o derece ki: Mal sahibi acep bunu benden sadaka olarak kim kabul edecek diye endîşeye düşecek, bir kimse sadaka almak için çağırılacak da; Benim ona İhtiyâcım yok! diyecektir.»

 

 

İzah:

Bu hadisi Buhârî «Zekât» bahsinde tahrîc etmiştir.

 

Arap diyarının çayır ve çimenliklere dönmesinden murâd: Son derece ziraata elverişli olması fakat yine de metruk ve mühmel bırakılmasıdır. Bunun sebebi harp ve fitnelerin çoğalmasından erkeklerin azalması, kıyamet yaklaştığı için mala tama' kalmaması; bağ'a bahçe'ye ehemmiyet veren bulunmamasıdır.

 

«Mal kapıdan taşacak, hattâ mal sahibi: Acep bunu benden sadaka olarak kim kabul edecek? diye endişeye düşecektir.» demektedir. Bu takdirde «Rabbü'l- Mâl» terkibi mef'ul olur.

 

îkinci veçhe göre:

 

«Mâl sahibi malını sadaka olarak kabul edecek kimse arar.» mânâsına gelir. Ve «Rabbü'l - Mâl» terkibi fail olmak üzere merfû okunur.

 

Nevevî, birinci vechin daha güzel ve meşhur olduğunu söylemiştir.

 

Erab: Hacet, demektir.

 

Kirmâni hadîs-i şerif de bahsedilen hâlin ashâb-ı kiram zamanında vukû bulduğunu ileri sürerek: «Onlara sadaka verilir fakat kabûl etmezlerdi.» demişse de, Aynî onun sözünü: «Bu, onların zühd-ü takvasından ve dünyâya tama' etmemelerinden ileri geliyordu. Mal, kapıdan taştığı için değildi. Mal pek az, ihtiyâç çok olmasına rağmen onlar sadaka kabul etmiyorlardı.» şeklinde tashih etmiştir.

 

Bu sayfa’nın devamı niteliğindeki sayda diğer alametler de var, o sayfa için buraya tıklayın